Lotus Doğum

Konu Başlıkları

Lotus Çiçeği ve Mitoloji

Lotus çiçeği (nilüfer) birçok kültürde ve toplumda yeniden doğuşun, aydınlanmanın, saflığın sembolüdür. Doğum anı da bir doğuştur, yeni bir dünyaya gözlerini açmak, uyanmaktır.  Yeniden doğum sembolünü annenin vücudunun kendini doğumdan sonra yenilemesi olarak da düşünebiliriz. Lotus çiçeği insanın doğasına benzeyen çok özel bir semboldür. Lotus çiçeği toprağa ihtiyaç duymaz. Kökleri en kirli sularda olsa bile en güzel çiçeği var. Bu noktada çocuk sahibi olmak istemeyen kadınların şu sözünü hatırlamamız tesadüfi değildir: “Bu kötü, kirli dünyaya bir çocuk getirmek istemiyorum”. Lotus’un kirli sulardan beslenerek inanılmaz güzellikte bir çiçek şeklinde meydana çıkması ilginç bir semboldür.  Türkiye’de doğumdan sonra kordon bağının okul bahçesine gömüldükten sonra çocuğun akademisyen, eğitim hayatında başarılı olacağına dair inancı düşündüğümüzde doğum anının kalıtsal anlamda toplumun inançlarına ve hafızasında / kollektif (toplumsal) bilincinde ne kadar önemli bir yer kapladığını görebiliriz.

Lotus Doğum‘un ortaya çıkış hikayesi: Hayvanlar dünyasında genelde doğumdan sonra anneler yavruladıktan sonra kendi plasentasını yer. Fakat Jane Goodall’ın çalışmalarında yaptığı gözlemler farklı olmuştur. Şempanzeler doğumdan sonra plasentayı yemek yerine, kordon bağını koparmadan ve plasentayı yemeden öylece uzun süre bırakıyorlardı. Bu çalışmalar Lotus Doğum’un ortaya çıkmasına ilham oldu. 

“1970’li yıllarda San Francisco’da yaşayan bir şifacı olan Claire Lotus Day, gebeliği sürecinde çeşitli araştırmalar yaparken, ünlü primatolog Jane Goodall’ın şempanzelerle ilgili gözlemlerine denk geldi. Anne şempanzelerin doğumdan sonra bebeklerini plasentaya bağlı halde bıraktıklarını ve kordonu kesmediklerini fark eden Claire Lotus Day, Yeni Zelanda ve Bali gibi ülkelerde bebek ve plasenta ile ilgili uygulanan çeşitli ritüelleri de ele aldıktan sonra Batı dünyasında Lotus Doğum gerçekleştiren ilk kadın olarak anılmaya başlandı. Bu pratiğin duyulmasından sonra lotus doğum fikrini duyan ve benimseyen birçok anne ve doğum profesyoneli de, bu yöntemin tüm dünyada yaygınlaşmasına önayak oldu.”

Ormanda geçirilmiş 50 yıl… Bilim dünyasına çok özel katkıları olan Jane Goodall’un araştırma konularının başında gelen şempanzeler ile doğal ortamda çekilmiş bir fotoğrafı.

Lotus Doğum Nedir?

Lotus Doğum, bebek doğduktan sonra göbek bağının kesilmeyerek, göbek bağının kendi kendine kuruyup düşmesini bekleme işlemine verilen isimdir. Normal doğumda 1-2 dakika içinde göbek bağı kesilirken, Lotus doğumda kordon bağı kesilmez ve yenidoğan göbek bağıyla keseye bağlı bir şekilde yaşamaya devam eder. Plasenta 3-10 gün içerisinde kurur ve kendi kendine düşer göbek bağı. Normalde hamilelik süreci uzundur ve aniden doğum sırasında kordon bağının kesilmesiyle anne olunur ve bu hızlı sürecin travmatik etkiler yarattığı düşünülmektedir. Psikolojik anlamda da çok stresli geçebilen bir süreçtir. Lotus doğumun savunduğu görüş, kordon bağını kesmek yerine bunu zamana yaymak ve daha az stresli olmasını sağlamaktır. Bu doğum türünde amaçlananlar ise şunlardır:

  • Doğum, başlı başına travmatik bir olaydır. Sigmund Freud ilk anksiyeteyi “Doğum Anksiyetesi” şekinde tanımlamıştır. Bu yüzden hem annenin doğum sürecine adaptasyonu, bebekle olan bağının daha hafif ve daha sakin oluşmasını sağlamak, 
  • Bebeğin dünyaya geçişinin daha yavaş ve güvenli bir şekilde sağlamak,
  • Göbek bağı kesilmediği için plasentadan bebeğin tüm besinleri almasını sağlamak,
  • Yenidoğan bebeğin kademeli bir şekilde doğum sürecini daha az stresli bir şekilde geçirmesi,
  • Annenin doğum anının ve sonra ki sürecin daha az stresli olmasından dolayı lohusa sendromuyla daha kolay baş edebilmesini sağlamak,
  • Bebeğin hayatının sonraki süreçlerinde terk edilmişlik hisleri taşımaması, yalnızlık hisleri taşımamasını sağlamak, daha huzurlu bir insan olmasını sağlamak.
Lotus Doğum ile dünyaya gelmiş bir bebek, kordon bağı kesilmemiş
ve hala ambiyotik keseye bağlı.

Bu doğum çeşidinde enfeksiyon dahil önemli risklerin olduğunu ve her ne kadar bebeğin gelecek zamanlarda huzurlu olması, terk edilmişlik hissini yaşamaması hedeflense de bu konuda yeterli bilimsel çalışmanın yapılmadığını belirtmekte fayda var. 

Çocukluk Dönemi, Doğum Sonrası Sürecin Psikolojiye Etkileri

Annenin doğum dönemindeki ve hamilelik sürecindeki psikolojisi, doğum sırasında ailedeki atmosfer ve yaşanan durumlar, anneyle-bebek arasındaki ilişki, annenin psikolojisi çocuğun psikolojisini ve hayatının ilerleyen süreçlerinde yaşayacağı duygular ve karakteri üzerinde çok ciddi etkiler bırakabilen ve şekillendirilebilen süreçlerdir. Bu konuyla ilişkili olarak önerdiğim Psikolog Dr. Jonice Webb’in yazarı olduğu “Çocuklukta İhmalin İzi: Çözümler” adlı kitap bu konuda çok açıklayıcı bilgiler ve anlattığı psikolojik durumlar ile bu konuda okuyucularda farklı bakış açıları ortaya çıkarabilir. Bu vesileyle şimdiki karakterinizle geçmiş yaşantınız arasındaki ilişkiye çok daha farklı bir açıdan bakabilirsiniz. Yazarın önerdiği çözüm önerileri yaşanan sorunları aşmada katkı sunabilir. 

Kaynakça

1-https://www.goodreads.com/book/show/51616191-ocuklukta-i-hmalin-i-zi

2-https://drjonicewebb.com/

3-https://www.healthline.com/health/pregnancy/lotus-birth

4-https://www.whattoexpect.com/news/pregnancy/are-lotus-births-safe/

WhatsApp Mesajı
1
Psikolog D. Kenan Akyol
Merhaba, psikolojik danışmanlık bilgi ve randevu talepleriniz için Whatsapp üzerinden mesaj bırakmanız yeterlidir. En kısa sürede size dönüş yapılacaktır.