Kitap Önerisi: Cesur Yeni Dünya-Aldous Huxley

Konu Başlıkları

Herkesi mutlu etmek, memnun etmek mümkün mü?

Günümüzde mutluluk uzak bir ülkü olsa da Cesur Yeni Dünya kitabında bu kısmen başarılmış görünüyor. 2500’lü yılların dünyasında geçen romanda artık bebekler dünyaya doğal yollardan gelmemektedir. Doğal yollar yerine “Londra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi” gibi bazı merkezlerde hormonlar ve ileri düzey teknolojinin yardımıyla makinelerle klonlanarak dünyaya gelir bebekler. Bu makineler ise temelde 5 farklı insan türünü klonlayan makinelerdir. En güçlüden en zayıfa doğru; Alfa, Beta, Gamma, Delta ve Epsilon olmak üzere (Yunan alfabesinin ilk 5 harfi) 5 farklı insan türünü klonlamaktadır. Büyüyüp geliştiğinde lider olacak Alfalara en güçlü ve zengin hormonlar verilirken, vasıfsız işçi sınıfı olan Epsilonlara ise en düşük besin değerine sahip hormonlar verilir. Bu bölüm Abraham Maslow’un psikoloji ve sosyoloji alanlarını derinden etkileyen İhtiyaçlar Hiyerarşisi Teorisini bizlere hatırlatır. 

Eser psikolojinin ve Sigmund Freud’un çalışmalarının topluma yansıdığı zamanlarda yazıldığı için kitapta psikolojik yöntemler, davranış gelişimi ve değişimi gibi birçok konuda bölümler yer alır. Ayrıca romanın karakterlerinden biri olan Alfa lider Bernard Marx Psikolog’tur. Yazarın baş karakterlerinden birini psikolog olarak seçmesi ise elbette tesadüf değildir. Bernard Marx her ne kadar lider olarak programlansa da gelişim süreçlerinde yaşadığı sorundan dolayı fiziksel olarak diğer liderlerle aynı standartlara sahip değildir bu nedenle de yaşamı boyunca derinlerde “Aşağılık Kompleksi” yaşar ve bir türlü topluma uyum sağlayamaz. Bu bölüm bizlere Psikiyatr Alfred Adler’in “Aşağılık Kompleksi/Üstünlük Çabası” konusundaki görüşlerini hatırlatır. 

Romanın mutlu toplum dizaynı ise “Soma” adı verilen bir maddeye dayanmaktadır. Her grubun belli bir miktar “Soma” alma hakkı vardır. “Soma” romana göre hiçbir yan etkisi olmayan, insanları mutlu eden ve sakinleştiren bir maddedir. Soma, herkese farklı miktarlarda ama sürekli olarak verilen bir maddedir. Cesur Yeni Dünya’da yaşayan insanlar mutsuz olduklarında, üzüldüklerinde, sevilmediklerinde ve tercih edilmediklerinde akıllarına ilk gelen şey “Soma” olur. Ayrıca insanların mutlu olmaları için özel olarak tasarlanan ve duyu organlarına hitap eden, koku yayan, çok gerçekçi sinema salonları da bulunur Cesur Yeni Dünyada. Günümüzün hologram teknolojisi gibi bir anlamda. Özet olarak bir insanın “mutlu” olması için neredeyse her şey düşünülmüştür. 

Cesur Yeni Dünyada her şey o kadar düşünülmüştür ki  görünümde yaşlılık bile yoktur. İnsanlar 70 yaşında bile olsa fiziksel görünümleri 20’li yaşlarındaki ile aynı özellikleri taşır. Herkes fiziki olarak en “en güçlü”, “en güzel”, “en yakışıklı” halinde yaşayıp gider. Her şey nasıl ki zıttı ile var oluyorsa Cesur Yeni Dünya’nın bu mutlu, “mükemmel görünümünün yanında etrafı tellerle çevrili bir “vahşi” yaşam da varlığını sürdürür. Buradaki yaşam ise Cesur Yeni Dünyadaki yaşamın tam tersidir. Cesur Yeni Dünyada musluklardan parfümler, güzel kokulu sıvılar akarken, insanlar ulaşım için ileri düzey teknoloji ile tasarlanmış araçlar kullanırken vahşi dünyada insanlar “kirli ve pasaklıdır”, ayrıca burada insanlar zamanın akışından da nasibini alır ve yaşlanır. Ancak Vahşi dünyada insanlar birbirine bağlıdır, sevgi, öfke, üzüntü ve acı gibi duygular, bağlılık ve sadakat vardır Cesur Yeni Dünyanın tersi şekilde. 

Kitap akıcı bir şekilde okunmasıyla beraber adım adım insanı bir finale, seçim yapmaya götürüyor. Eğer bir seçim hakkımız olsa Cesur Yeni Dünyada mı yaşamak isterdik yoksa “Vahşi Dünyada” mı? 

Bana göre yazarın bizleri götürdüğü yer büyük bir ayna, kitabın başlarında yapay dünyada zevklerin ve renkli görüntülerin arasında kaybolan benliği alıp insanı kendisiyle aynada buluşmaya getiriyor ve bu buluşma aslında Carl Gustav Jung’un teorilerinde de belirttiği Gölge ile Persona’nın buluşmasıdır bana göre. İnsanın bir yanı bu etkileyici dünyanın cazibesine kapılabilirken, derinlerdeki bir yanı ise ona bu mükemmel görüntünün aslında sağlıklı ve iyi olmadığını ifade eder. Yani “Ambivalance” şekilde aynı anda iki şeyi hem isteyip hem istememek hali gibi. Elbette insanın kendisiyle ilişkisinin iyi olabilmesi için bu yönlerini, isteklerini yadsımadan görebilmesi psikolojik anlamda sağlıklı gelişimi için çok önemlidir. 

“Bir insanı gölgesiyle yüzleştirmek ona kendi ışığını göstermektir. Kişi, zıtlıklar arasında yargılayıcı bir şekilde durmanın nasıl bir şey olduğunu birkaç kez deneyimledikten sonra, benliğin ne demek olduğunu anlamaya başlar. Hem gölgesini hem de ışığını aynı anda algılayan kişi, kendisini iki taraftan görür ve böylece ortada kalır.”

“Analitik Psikolojide İyi ve Kötü” (1959). CW 10. Geçiş Aşamasında Medeniyet . S.872

Kaynakça

1- Featured Image: Illustratıon of Brave New World

2- Summary of Book’s

WhatsApp Mesajı
1
Psikolog D. Kenan Akyol
Merhaba, psikolojik danışmanlık bilgi ve randevu talepleriniz için Whatsapp üzerinden mesaj bırakmanız yeterlidir. En kısa sürede size dönüş yapılacaktır.